kötü yönetilmesine canlı bir örnek daha.
şu an sigorta şirketleri 2008 yılında başlayacak poliçeler için poliçe tanzim edemiyorlar. sebebi ise an itibariyle (26 aralık 2007) trafik sigortası için 2008 yılında geçerli olacak fiyatların hala yayımlanmamış olması.
ihaleler var, bireysel müşteriler var. sanırım her sene olduğu gibi gene sigortacıların yılbaşıları iptal olacak. şunu bir ay önce yayımlasanız ölürsünüz sanki? ya da geçin serbest tarifeye isteyen istediği fiyatı koysun. (-ki kontrollü serbest tarife dediğiniz olayın serbest tarifeden bir farkı yok ya ben lan neyse bisey demiyorum)
Türk Sigorta Sektorü 11
temmuz 2008'de ciddi bir değişikliğe yol açacak yeni bir düzenlemeye geçmesi muhtemel sektör.
şöyle ki şu an bir kaza gerçekleştiğinde trafik zabıtası (polis) ya da jandarma bir kaza tutanağı düzenliyor. (-ki nedense her zaman jandarmanın düzenlediği kaza raporları daha güvenilir) bu kaza raporunda yazılı kusur oranına göre sigorta şirketlerince hasar ödemesi yapılıyor. şu an sigorta şirketlerine gönderilen taslak yönetmelikte şöyle bir değişiklik ön görülüyor. maddi hasarlı trafik kazalarında (kimsenin ölmediği ya da yaralanmadığı kazalarda) araç sürücüleri kaza raporunu kendileri düzenleyecekler ve imzalayacaklar. sigorta şirketleri de bu rapora göre ödeme yapacaklar.
bu düzenleme belki kaza anında trafiği rahatlatabilir (polis gelene kadar aracı yerinden oynatmama olayı) ya da belki trafik polisi sayısının azaltılması için bir sebep olabilir ama bir çok da sakıncası var. bir kere alkollü ya da ehliyetsiz sürücüleri tespit etmek neredeyse imkansız hale geliyor. düşünsenize alkollü birisinin aracı ile çarpıştınız ve adamın alkollü olduğunu rapora yazıp adamdan imza atmasını bekliyorsunuz. halk olarak sigorta şirketlerini 'devlet' gibi gördüğümüz için bu ve bundan mütevellit zarar ödemeleri, halihazırda zarar eden sigorta şirketlerinin daha fazla zarar etmesine sebep olacaktır.
ya da özellikle sektöre büyük zarar veren 'kimin kaskosu var ise onun kusurlu gösterilmesi' olayının kontrolsüz bir biçimde kullanılmasına yol açacaktır. unutulmaması gerekir ki sigorta şirketleri aslında sigortalılarının primlerini toplayan bir havuzdur. havuzun suyunu boşaltan musluk sayısı arttığı sürece havuza daha çok su gerekecektir. yani bu da kaza yapmayan sürücülerin daha fazla prim ödemesine yol açacaktır. (-ki burada önemli bir husus var. sigorta şirketleri ve sektör kötü yönetildiği için havuza daha çok para toplamak yerine zarar göze alınacak ve sektör büyümek yerine küçülüp el değiştirmeler çok olacaktır) son olarak da insanı insan ile muhatap edecek bir uygulamadır. şöyle düşünün eğer trafik sigortası olmasa normalde insanlar birbirlerine verecekleri hasarı kusurları oranında karşılamak zorundalar. yani adam suçlu ise ve sizin aracınıza 1.000 ytl hasar vermiş ise o zararı karşılamak zorunda. eğer adam mafya ise siz ona bir şey imzalatamazsınız. eğer adam mafya ise siz o parayı ondan tahsil edemezsiniz. çpk şükür ki sigorta şirketleri var ve sizi ite köpeğe muhtaç etmiyor. benzer şekilde eğer bu düzenleme yürürlüğe girerse kaba saba tipli heriflere suçlu olduğunu kabul ettirip bir de bunu yazarak onun imzalamasını sağlayacaksınız. (uyuşmazlık olursa şu olur bu olur gibi hükümleri geçiyorum) sanırım polis varken bile bu kadar uyuşmazlık ve kavga çıkıyorsa polis yokken neler olur allah bilir.
hayırlı olsun.
şöyle ki şu an bir kaza gerçekleştiğinde trafik zabıtası (polis) ya da jandarma bir kaza tutanağı düzenliyor. (-ki nedense her zaman jandarmanın düzenlediği kaza raporları daha güvenilir) bu kaza raporunda yazılı kusur oranına göre sigorta şirketlerince hasar ödemesi yapılıyor. şu an sigorta şirketlerine gönderilen taslak yönetmelikte şöyle bir değişiklik ön görülüyor. maddi hasarlı trafik kazalarında (kimsenin ölmediği ya da yaralanmadığı kazalarda) araç sürücüleri kaza raporunu kendileri düzenleyecekler ve imzalayacaklar. sigorta şirketleri de bu rapora göre ödeme yapacaklar.
bu düzenleme belki kaza anında trafiği rahatlatabilir (polis gelene kadar aracı yerinden oynatmama olayı) ya da belki trafik polisi sayısının azaltılması için bir sebep olabilir ama bir çok da sakıncası var. bir kere alkollü ya da ehliyetsiz sürücüleri tespit etmek neredeyse imkansız hale geliyor. düşünsenize alkollü birisinin aracı ile çarpıştınız ve adamın alkollü olduğunu rapora yazıp adamdan imza atmasını bekliyorsunuz. halk olarak sigorta şirketlerini 'devlet' gibi gördüğümüz için bu ve bundan mütevellit zarar ödemeleri, halihazırda zarar eden sigorta şirketlerinin daha fazla zarar etmesine sebep olacaktır.
ya da özellikle sektöre büyük zarar veren 'kimin kaskosu var ise onun kusurlu gösterilmesi' olayının kontrolsüz bir biçimde kullanılmasına yol açacaktır. unutulmaması gerekir ki sigorta şirketleri aslında sigortalılarının primlerini toplayan bir havuzdur. havuzun suyunu boşaltan musluk sayısı arttığı sürece havuza daha çok su gerekecektir. yani bu da kaza yapmayan sürücülerin daha fazla prim ödemesine yol açacaktır. (-ki burada önemli bir husus var. sigorta şirketleri ve sektör kötü yönetildiği için havuza daha çok para toplamak yerine zarar göze alınacak ve sektör büyümek yerine küçülüp el değiştirmeler çok olacaktır) son olarak da insanı insan ile muhatap edecek bir uygulamadır. şöyle düşünün eğer trafik sigortası olmasa normalde insanlar birbirlerine verecekleri hasarı kusurları oranında karşılamak zorundalar. yani adam suçlu ise ve sizin aracınıza 1.000 ytl hasar vermiş ise o zararı karşılamak zorunda. eğer adam mafya ise siz ona bir şey imzalatamazsınız. eğer adam mafya ise siz o parayı ondan tahsil edemezsiniz. çpk şükür ki sigorta şirketleri var ve sizi ite köpeğe muhtaç etmiyor. benzer şekilde eğer bu düzenleme yürürlüğe girerse kaba saba tipli heriflere suçlu olduğunu kabul ettirip bir de bunu yazarak onun imzalamasını sağlayacaksınız. (uyuşmazlık olursa şu olur bu olur gibi hükümleri geçiyorum) sanırım polis varken bile bu kadar uyuşmazlık ve kavga çıkıyorsa polis yokken neler olur allah bilir.
hayırlı olsun.
Türk Sigorta Sektorü 10
son bir kaç yılda orta büyüklükteki bir çok şirketin neredeyse tamamının satılması ile başlayan, sonrasında da daha önceki yıllarda ortalama %50 hissesi satılmış büyük şirketlerin yabancı ortaklara satılması ile devam eden süreç.
son olarak, koç allianz şirketi ortalama yarı yarıya koç ve allianz grubuna (%37) ait. koç grubu şirketteki payını satmaya karar verdi.
http://www.sabah.com.tr/...5468f88f506ff3f38a685.html
büyük ihtimalle de allianz tarafından alınacak. allianz, fransa'nın en büyük sigorta şirketi.
sanırım önümüzdeki yıllarda sigorta sektöründe, 100 yıl önce başlayan ve 70 yıl önce kırılan fransız hakimiyeti tekrar geliyor.
(arşivim o yıllara ait fransızca, fransız sermayeli şirketlerin ya da fransız etkisi açıkça görülen poliçeler ile dolu)
allianz'ın (alliance) rakibi groupama'nın, başak sigorta'daki çoğunluk hissesini satın alması, güneş sigorta'daki hisselerini artırmaya çalışması ve güven sigorta ile ilgilenmesi, en büyüklerden biri olan koç allianz'ın fransız ortağa muhtemelen satılacak olması gibi somut kanıtlar beni bu düşüncelere sevkediyor.
ne olabileceğini anlatmak için sanırım arşivimdeki 1939 yılına ait poliçe örneğini eklemem gerekiyor.
http://img509.imageshack.us/img509/9450/unyonhc1.jpg
son olarak, koç allianz şirketi ortalama yarı yarıya koç ve allianz grubuna (%37) ait. koç grubu şirketteki payını satmaya karar verdi.
http://www.sabah.com.tr/...5468f88f506ff3f38a685.html
büyük ihtimalle de allianz tarafından alınacak. allianz, fransa'nın en büyük sigorta şirketi.
sanırım önümüzdeki yıllarda sigorta sektöründe, 100 yıl önce başlayan ve 70 yıl önce kırılan fransız hakimiyeti tekrar geliyor.
(arşivim o yıllara ait fransızca, fransız sermayeli şirketlerin ya da fransız etkisi açıkça görülen poliçeler ile dolu)
allianz'ın (alliance) rakibi groupama'nın, başak sigorta'daki çoğunluk hissesini satın alması, güneş sigorta'daki hisselerini artırmaya çalışması ve güven sigorta ile ilgilenmesi, en büyüklerden biri olan koç allianz'ın fransız ortağa muhtemelen satılacak olması gibi somut kanıtlar beni bu düşüncelere sevkediyor.
ne olabileceğini anlatmak için sanırım arşivimdeki 1939 yılına ait poliçe örneğini eklemem gerekiyor.
http://img509.imageshack.us/img509/9450/unyonhc1.jpg
Türk Sigorta Sektorü 9
2006 ve 2007 yılında bir çok orta seviyede şirketin yabancı ortaklara satılması ile karşılaşan sektör. büyükler daha önceki yıllarda yabancı ortaklık kurmuştu zaten.
hazine verileri şu şekilde:
25 hayat dışı şirket var. kasko, trafik, yangın, nakliyat v.s.
10 hayat/emeklilik şirketi var
10 hayat şirketi var
1 emeklilik şirketi var
--------------------------
46 toplam şirket adedi
30 yerli şirket var
16 türkiye'de kurulu yabancı şirket var
"son dönemde satılan şirketler"
2006 başak sigorta ve başak emeklilik -> başak groupama (groupama - fransız - %56 aldı)
2006 ihlas sigorta -> hdi sigorta (hdi international - alman - %100 aldı)
2006 şeker sigorta -> liberty sigorta (liberty mutual - amerikan - % 70 aldı)
2006 isviçre sigorta -> ergo isviçre sigorta (ergo - alman - % 75 aldı)
2006 coface sigorta (yeni şirket - fransız - kredi sigortası için ruhsat aldı)
2006 emek hayat - gem global % 100'ünü aldı
2007 garanti sigorta - euroka sigorta (euroka - hollanda %80 aldı)
2007 genel sigorta - genel sigorta (mapfre - ispanya güney amerika %80)
2007 finans sigorta adı fiba sigorta oldu
satış işlemleri süren sigorta şirketleri (2008 yılında kesin gidiciler)
- ankara sigorta
- güven sigorta
sanırım (umarım) satılmayacak şirket
- anadolu sigorta
"sermaye yapılarına ilişkin inceleme"
sıra - şirket - 2006 üretimi - pazar payı - ortaklık
1 - anadolu - 1.030.373.347 - % 10,90 yerli işbankası % 100
2 - axa oyak - 917.485.398 - % 9,70 yerli oyak % 50, yabancı axa % 50
3 - koc allianz - 765.035.939 - % 8,09 - yerli koç % 47, yabancı allianz % 37, diğer kalanı işte
4 - aksigorta - 651.438.310 - % 6,89 - sabancı % 57, halka açık % 34, diğer % 8
5 - yapı kredi - 574.342.313 - % 6,08 - yapı kredi % 53, halka açık % 33, diğer diğer diğer
6 - isvicre - 513.825.366 - % 5,43 - yabancı % 75, yerli % 25
7 - gunes - 495.435.649 - % 5,24 - yerli vakıfbank %34, yabancı groupama % 30, halk %20, personel %10
8 - basak - 434.093.969 - % 4,59 - yabancı % 56,67
9 - garanti - 357.793.741 - % 3,78 - yabancı euroka %80, yerli garanti % 20
10 - anadolu hayat emeklilik - 340.786.879 - % 3,60
----------------
ilk 10 şirket - 6.080.610.910 - % 64,32
----------------
11 - t.genel - 263.304.881 - % 2,79 - yabancı mapfre % 80
12 - ray - 254.270.878 - % 2,69 - dışbank % 58 idi en son dışbank'ta fortis falan filan işte oeeh
13 - finans - 206.565.917 - % 2,18 - fiba holding % 63
14 - guven - 188.453.789 - % 1,99 - tarım kredi kooperatifleri birliği %100
15 - basak emeklilik - 184.350.674 - % 1,95 - yabancı % 62,51
16 - ankara - 180.805.039 - % 1,91 türk polisi % 99 ama satıyorlar
17 - aviva - 180.426.421 - % 1,91
18 - aviva hayat ve emeklilik - 131.470.857 - % 1,39
19 - seker - 131.367.239 - % 1,39 - yabancı % 70
20 - axa oyak hayat - 127.215.478 - % 1,35
----------------
ilk 20 şirket - 7.928.842.084 - % 83,87
hazine verileri şu şekilde:
25 hayat dışı şirket var. kasko, trafik, yangın, nakliyat v.s.
10 hayat/emeklilik şirketi var
10 hayat şirketi var
1 emeklilik şirketi var
--------------------------
46 toplam şirket adedi
30 yerli şirket var
16 türkiye'de kurulu yabancı şirket var
"son dönemde satılan şirketler"
2006 başak sigorta ve başak emeklilik -> başak groupama (groupama - fransız - %56 aldı)
2006 ihlas sigorta -> hdi sigorta (hdi international - alman - %100 aldı)
2006 şeker sigorta -> liberty sigorta (liberty mutual - amerikan - % 70 aldı)
2006 isviçre sigorta -> ergo isviçre sigorta (ergo - alman - % 75 aldı)
2006 coface sigorta (yeni şirket - fransız - kredi sigortası için ruhsat aldı)
2006 emek hayat - gem global % 100'ünü aldı
2007 garanti sigorta - euroka sigorta (euroka - hollanda %80 aldı)
2007 genel sigorta - genel sigorta (mapfre - ispanya güney amerika %80)
2007 finans sigorta adı fiba sigorta oldu
satış işlemleri süren sigorta şirketleri (2008 yılında kesin gidiciler)
- ankara sigorta
- güven sigorta
sanırım (umarım) satılmayacak şirket
- anadolu sigorta
"sermaye yapılarına ilişkin inceleme"
sıra - şirket - 2006 üretimi - pazar payı - ortaklık
1 - anadolu - 1.030.373.347 - % 10,90 yerli işbankası % 100
2 - axa oyak - 917.485.398 - % 9,70 yerli oyak % 50, yabancı axa % 50
3 - koc allianz - 765.035.939 - % 8,09 - yerli koç % 47, yabancı allianz % 37, diğer kalanı işte
4 - aksigorta - 651.438.310 - % 6,89 - sabancı % 57, halka açık % 34, diğer % 8
5 - yapı kredi - 574.342.313 - % 6,08 - yapı kredi % 53, halka açık % 33, diğer diğer diğer
6 - isvicre - 513.825.366 - % 5,43 - yabancı % 75, yerli % 25
7 - gunes - 495.435.649 - % 5,24 - yerli vakıfbank %34, yabancı groupama % 30, halk %20, personel %10
8 - basak - 434.093.969 - % 4,59 - yabancı % 56,67
9 - garanti - 357.793.741 - % 3,78 - yabancı euroka %80, yerli garanti % 20
10 - anadolu hayat emeklilik - 340.786.879 - % 3,60
----------------
ilk 10 şirket - 6.080.610.910 - % 64,32
----------------
11 - t.genel - 263.304.881 - % 2,79 - yabancı mapfre % 80
12 - ray - 254.270.878 - % 2,69 - dışbank % 58 idi en son dışbank'ta fortis falan filan işte oeeh
13 - finans - 206.565.917 - % 2,18 - fiba holding % 63
14 - guven - 188.453.789 - % 1,99 - tarım kredi kooperatifleri birliği %100
15 - basak emeklilik - 184.350.674 - % 1,95 - yabancı % 62,51
16 - ankara - 180.805.039 - % 1,91 türk polisi % 99 ama satıyorlar
17 - aviva - 180.426.421 - % 1,91
18 - aviva hayat ve emeklilik - 131.470.857 - % 1,39
19 - seker - 131.367.239 - % 1,39 - yabancı % 70
20 - axa oyak hayat - 127.215.478 - % 1,35
----------------
ilk 20 şirket - 7.928.842.084 - % 83,87
Türk Sigorta Sektorü 8
sektörün başında ahmet genç vardır. ahmet genç yaklaşık 11 yıldır hazine müsteşarlığı sigortacılık genel müdürlüğü görevini vekaleten yürütmektedir. bu kadar önemli bir sektörün vekaleten yönetilmesini de anlamak güç.
Türk Sigorta Sektorü 7
hazine müsteşarlığı yerine bir başka kurumun yönetilmesi istenilmektedir fakat bu kurum türkiye sigorta ve reasürans şirketleri birliği (tsrsb) olmamalıdır. malum sigortacılık yasası yayımlandı. tsrsb, yasa yayımlanmadan önce hazırladığı yasa taslağında "yabancı şirketlerin ülkemizde şube açmasına" izin verilmesini içeren bir madde eklemişti.
bunun gerekçesi olarak da avrupa birliği ile entegrasyon gösterilmişti.
bu madde yeni kanunda dikkate alınmadı.
yorumlarsak bu iyi bir gelişmedir. çünkü henüz avrupa birliği'ne tam olarak üye değilken (hele ki şu günlerde sarkozy'nin baskısı ile "üyelik" ve "katılım" kelimelerinin bile geçmesi problem yaratırken), ortak pazar anlayışı çerçevesinde bir çok sektörde düştüğümüz hata olan avrupayı "ortak" yapıp "pazar" haline dönüşmemek için böyle bir karar alınması doğru idi.
bu madde önerisi dikkate alınıp kabul edilseydi şu an avrupalı sigorta şirketleri türkiye'de şube açıp sigortacılık faaliyetinde bulunabileceklerdi. bu da şu an sigortacılık faaliyeti sebebiyle ortalama % 60'ını tutabildiğimiz primlerin yaklaşık % 10'unu tutabileceğimiz anlamına geliyor. (reasürans işlemleri sebebiyle - ayrıca oranları kabaca dötümden salladım)
hazine'nin yönetimini eleştiriyoruz fakat bu konuda doğru bir adım attılar. türkiye sigorta ve reasürans şirketleri birliği de bu önerisi ile bizden bir eksi puan aldı. sonuç olarak hazine kötü yönetiyor ama alternatifi sigorta ve reasürans şirketleri birliği değil.
bunun gerekçesi olarak da avrupa birliği ile entegrasyon gösterilmişti.
bu madde yeni kanunda dikkate alınmadı.
yorumlarsak bu iyi bir gelişmedir. çünkü henüz avrupa birliği'ne tam olarak üye değilken (hele ki şu günlerde sarkozy'nin baskısı ile "üyelik" ve "katılım" kelimelerinin bile geçmesi problem yaratırken), ortak pazar anlayışı çerçevesinde bir çok sektörde düştüğümüz hata olan avrupayı "ortak" yapıp "pazar" haline dönüşmemek için böyle bir karar alınması doğru idi.
bu madde önerisi dikkate alınıp kabul edilseydi şu an avrupalı sigorta şirketleri türkiye'de şube açıp sigortacılık faaliyetinde bulunabileceklerdi. bu da şu an sigortacılık faaliyeti sebebiyle ortalama % 60'ını tutabildiğimiz primlerin yaklaşık % 10'unu tutabileceğimiz anlamına geliyor. (reasürans işlemleri sebebiyle - ayrıca oranları kabaca dötümden salladım)
hazine'nin yönetimini eleştiriyoruz fakat bu konuda doğru bir adım attılar. türkiye sigorta ve reasürans şirketleri birliği de bu önerisi ile bizden bir eksi puan aldı. sonuç olarak hazine kötü yönetiyor ama alternatifi sigorta ve reasürans şirketleri birliği değil.
Türk Sigorta Sektorü 6
sigorta şirketlerinin hazine müsteşarlığına bağlı değil de başka bir düzenleme kurumuna bağlı olmak istemeleri ile ilgili bir örnek: (01.08.2007 tarihi ve civarında yaşanmıştır.)
işlem şu şekildedir. türkiye sigorta ve reasürans şirketleri birliği, bir taslak tarife hazırlar. hazine müsteşarlığına gönderir. hazine müsteşarlığı da bu tarifeyi bazen değiştirerek bazen de değiştirmeden onaylar.
son olarak da şunu unutmamak gerekir; 2008 yılında türk sigorta sektörü trafik sigortasinda kademeli olarak serbest tarifeye geçecektir. bu sektör için çok önemli bir basamaktır. 50 yıldır sabit şekilde devletin belirlediği fiyatları artık sigorta şirketleri belirleyecekler.
02 temmuz 2007 pazartesi - 01 ağustos'ta geçerli olacak tarifenin türkiye sigorta ve reasürans şirketleri birliği tarafından hazırlanmış bir örneği sigorta şirketlerine dağıtıldı. bu örnekteki tarife öncekilerden çok farklı bir karakteristik özelliği sahipti.
27 temmuz 2007 cuma - "geçici ara fiyat tarifesi" cuma akşamı saat 18:00'de (bir çok şirkette mesai bittikten sonra) şirketlere maille bildirildi. bildiren sigorta ve reasürans şirketleri birliği.
30 temmuz 2007 pazartesi - bir çok şirket yöneticisi, mail kutusunu kontrol ettiğinde fiyat tarifesi ile karşılaştı ve hemen çalışmaya başladılar. tabi gelen tarifenin sigorta şirketleri birliğinin gönderdiği taslakla alakası yok. bir aydır hazırlandıkları tarife ile hazine'nin gönderdiği çok farklı. birlik'ten bu ikinci kez gelen tarife de kesin değil.
hala resmi gazete'de yayımlanmadığı için hangi fiyatların yayımlanacağı kesin olarak bilinmiyor ve yayımlanacak fiyatlara göre şirketler stratejik kararlar alacaklar. reklam kampanyalarına karar verecekler. bölgesel üretim birimlerinden fikirleri dinleyecekler. yazılımlarını değiştirecekler. bunun için belki sadece 2 güne sahip olacaklar.
hazine müsteşarlığı'nın yönetmesi istenmemesinin nedeni şimdi biraz daha iyi anlaşıldı mı? bir ay önce yayımlansa idi mesela?
1 ağustos 2007 çarşamba - resmi gazete'de tarife yayımlanmadı. sigorta şirketleri eski teminat ve fiyatlardan poliçe kesmeye devam ediyorlar.
2 ağustos 2007 perşembe - 4 adet çok önemli sigortanın teminat limitleri ve tarifesi 2 ağustos 2007 tarihli ve 26601 sayılı resmî gazetede yayımlanmıştır. bu sigortalar:
- karayolu yolcu taşımacılığı zorunlu koltuk ferdi kaza sigortası tarife ve talimatında değişiklik yapan tarife ve talimat
- tüpgaz zorunlu sorumluluk sigortası tarife ve talimatında değişiklik yapan tarife ve talimat
- tehlikeli maddeler zorunlu sorumluluk sigortası tarife ve talimatında değişiklik yapan tarife ve talimat
- zorunlu karayolu taşımacılık mali sorumluluk sigortası tarife ve talimatında değişiklik yapan tarife ve talimat
buraya kadar sorun yok. asıl zurnanın zırt dediği yer ise:
2 ağustos 2007 tarihli ve 26601 sayılı resmî gazete:
--- ---
madde 3 - bu tarife ve talimat 1/8/2007 tarihinde yürürlüğe girer.
--- ---
nasıl yani ya? ayın 2'sinde yayımlanıp ayın 1'inde yürürlüğe girer mi?
şimdi değişen sigortaların özelliklerine bakalım.
- bir tanesi hani şu herkesin kabaca bildiği, bindiğiniz şehirlerarası otobüsün kaza yapıp yaralanmanız ya da ölmeniz sonucu tazminat ödeyen koltuk sigortası. bu ürünün teminatı 60.000 ytl den 80.000 ytl ye yükseldi. aynı şekilde gene benzer ürün olan zktms poliçesinin teminatı da 80.000 ytl ye yükseldi.
bu poliçe teminatlarının yükselmesi çok doğru. insanlarımızın başına bir kaza geldiğinde yaralarını sarmak sigorta şirketlerinin boynunun borcu. fakat bu kadar çok insanı etkileyen bir kanuni düzenlemenin bir gün geriye yürür şekilde yapılmasının sakıncaları ve zararlarını kısaca özetlersek:
- sigorta şirketleri ayın 2'sinde yayımlanan tarifeye göre tüm sistemlerinde acil düzenlemeler yapmak zorunda kalmışlardır. (bu işlem de yaklaşık yarım gün sürmektedir) bu aciliyet sebebiyle sıkça ve çokça hatalar olabilmektedir. aynı şekilde işlemin hazırlığı, acentelere duyurusu v.s. geç ve geriden gelmiştir. bu sebeple hem çalışanların, hem acentelerin, hem de durumdan geç olan sigortalıların sigorta sistemine güveni azalmış "bu sigortacılar ne basiretsiz adamlar v.s." düşüncelere kapılmışlardır. ayrıca şirketlerin hızlı karar almak zorunda olmaları ileride zarara yol açabilecek fiyat tespitlerini de beraberinde getirmektedir. zira bu ürünler 'piyango' özelliğini taşıyıp 1 ytl tutarındaki fiyat farklılıklarında bile çekirge istilasına uğrar gibi otobüs firmalarının istilasına uğrayabilirsiniz. (örneğin: otobüs firmaları her şirketin fiyatını takip ederler. en düşük firmadan yaptırırlar. bir sene 500 poliçe keserken bir sonraki sene 1 ytl ucuz fiyat belirlerseniz 15.000 poliçe kesiyor olabilirsiniz. ola ki 30 kişinin vefatı ile sonuçlanan bir kaza ile karşılaşırsanız 1.500.000 ytl tazminat ödeyebilirsiniz.)
- sigorta şirketlerinin 1 ağustos 2007 de başlayan poliçeleri 60.000 ytl ölüm tazminatı vermektedir ama kanunen 80.000 ytl teminat vermesi gereklidir. 2 ağustos ve sonrasında bu durum düzeltilmiştir ama 1 ağustos günü poliçenin parasını ödeyip yola çıkan bir sigortalının kaza geçirmesi halinde sigortalı kanuna dayanarak 80.000 ytl talep edecektir. sigorta şirketi ise 60.000 ytl ödemek isteyecektir. olay yargıtay'a kadar giden mahkeme sürecine girecektir. bu da kaynak israfı ve sektörle ilgili güven zedelenmesine yol açacaktır.
son söz: hazine müsteşarlığı özellikle teminat ve primlerin belirlenmesinde teknik açıdan yetersiz kalmaktadır. 20 sene önceki teminat ve fiyat tabloları belli yüzde oranlarla onaylanarak her yıl değiştirilmektedir. belli oranda tablo içindeki verileri değiştirmekten çok ciddi bir istatistiki veriden yararlanarak tablonun yapısı değiştirilmelidir. zira risk yapısı son 20 yıl içinde sürekli değişmiştir. ayrıca sektörle ilgili değişimlerde 'ön hazırlık' yapılabilmesi için en az 1 ay önceden konular hakkında bilgi verilmesi gerekmektedir.
işlem şu şekildedir. türkiye sigorta ve reasürans şirketleri birliği, bir taslak tarife hazırlar. hazine müsteşarlığına gönderir. hazine müsteşarlığı da bu tarifeyi bazen değiştirerek bazen de değiştirmeden onaylar.
son olarak da şunu unutmamak gerekir; 2008 yılında türk sigorta sektörü trafik sigortasinda kademeli olarak serbest tarifeye geçecektir. bu sektör için çok önemli bir basamaktır. 50 yıldır sabit şekilde devletin belirlediği fiyatları artık sigorta şirketleri belirleyecekler.
02 temmuz 2007 pazartesi - 01 ağustos'ta geçerli olacak tarifenin türkiye sigorta ve reasürans şirketleri birliği tarafından hazırlanmış bir örneği sigorta şirketlerine dağıtıldı. bu örnekteki tarife öncekilerden çok farklı bir karakteristik özelliği sahipti.
27 temmuz 2007 cuma - "geçici ara fiyat tarifesi" cuma akşamı saat 18:00'de (bir çok şirkette mesai bittikten sonra) şirketlere maille bildirildi. bildiren sigorta ve reasürans şirketleri birliği.
30 temmuz 2007 pazartesi - bir çok şirket yöneticisi, mail kutusunu kontrol ettiğinde fiyat tarifesi ile karşılaştı ve hemen çalışmaya başladılar. tabi gelen tarifenin sigorta şirketleri birliğinin gönderdiği taslakla alakası yok. bir aydır hazırlandıkları tarife ile hazine'nin gönderdiği çok farklı. birlik'ten bu ikinci kez gelen tarife de kesin değil.
hala resmi gazete'de yayımlanmadığı için hangi fiyatların yayımlanacağı kesin olarak bilinmiyor ve yayımlanacak fiyatlara göre şirketler stratejik kararlar alacaklar. reklam kampanyalarına karar verecekler. bölgesel üretim birimlerinden fikirleri dinleyecekler. yazılımlarını değiştirecekler. bunun için belki sadece 2 güne sahip olacaklar.
hazine müsteşarlığı'nın yönetmesi istenmemesinin nedeni şimdi biraz daha iyi anlaşıldı mı? bir ay önce yayımlansa idi mesela?
1 ağustos 2007 çarşamba - resmi gazete'de tarife yayımlanmadı. sigorta şirketleri eski teminat ve fiyatlardan poliçe kesmeye devam ediyorlar.
2 ağustos 2007 perşembe - 4 adet çok önemli sigortanın teminat limitleri ve tarifesi 2 ağustos 2007 tarihli ve 26601 sayılı resmî gazetede yayımlanmıştır. bu sigortalar:
- karayolu yolcu taşımacılığı zorunlu koltuk ferdi kaza sigortası tarife ve talimatında değişiklik yapan tarife ve talimat
- tüpgaz zorunlu sorumluluk sigortası tarife ve talimatında değişiklik yapan tarife ve talimat
- tehlikeli maddeler zorunlu sorumluluk sigortası tarife ve talimatında değişiklik yapan tarife ve talimat
- zorunlu karayolu taşımacılık mali sorumluluk sigortası tarife ve talimatında değişiklik yapan tarife ve talimat
buraya kadar sorun yok. asıl zurnanın zırt dediği yer ise:
2 ağustos 2007 tarihli ve 26601 sayılı resmî gazete:
--- ---
madde 3 - bu tarife ve talimat 1/8/2007 tarihinde yürürlüğe girer.
--- ---
nasıl yani ya? ayın 2'sinde yayımlanıp ayın 1'inde yürürlüğe girer mi?
şimdi değişen sigortaların özelliklerine bakalım.
- bir tanesi hani şu herkesin kabaca bildiği, bindiğiniz şehirlerarası otobüsün kaza yapıp yaralanmanız ya da ölmeniz sonucu tazminat ödeyen koltuk sigortası. bu ürünün teminatı 60.000 ytl den 80.000 ytl ye yükseldi. aynı şekilde gene benzer ürün olan zktms poliçesinin teminatı da 80.000 ytl ye yükseldi.
bu poliçe teminatlarının yükselmesi çok doğru. insanlarımızın başına bir kaza geldiğinde yaralarını sarmak sigorta şirketlerinin boynunun borcu. fakat bu kadar çok insanı etkileyen bir kanuni düzenlemenin bir gün geriye yürür şekilde yapılmasının sakıncaları ve zararlarını kısaca özetlersek:
- sigorta şirketleri ayın 2'sinde yayımlanan tarifeye göre tüm sistemlerinde acil düzenlemeler yapmak zorunda kalmışlardır. (bu işlem de yaklaşık yarım gün sürmektedir) bu aciliyet sebebiyle sıkça ve çokça hatalar olabilmektedir. aynı şekilde işlemin hazırlığı, acentelere duyurusu v.s. geç ve geriden gelmiştir. bu sebeple hem çalışanların, hem acentelerin, hem de durumdan geç olan sigortalıların sigorta sistemine güveni azalmış "bu sigortacılar ne basiretsiz adamlar v.s." düşüncelere kapılmışlardır. ayrıca şirketlerin hızlı karar almak zorunda olmaları ileride zarara yol açabilecek fiyat tespitlerini de beraberinde getirmektedir. zira bu ürünler 'piyango' özelliğini taşıyıp 1 ytl tutarındaki fiyat farklılıklarında bile çekirge istilasına uğrar gibi otobüs firmalarının istilasına uğrayabilirsiniz. (örneğin: otobüs firmaları her şirketin fiyatını takip ederler. en düşük firmadan yaptırırlar. bir sene 500 poliçe keserken bir sonraki sene 1 ytl ucuz fiyat belirlerseniz 15.000 poliçe kesiyor olabilirsiniz. ola ki 30 kişinin vefatı ile sonuçlanan bir kaza ile karşılaşırsanız 1.500.000 ytl tazminat ödeyebilirsiniz.)
- sigorta şirketlerinin 1 ağustos 2007 de başlayan poliçeleri 60.000 ytl ölüm tazminatı vermektedir ama kanunen 80.000 ytl teminat vermesi gereklidir. 2 ağustos ve sonrasında bu durum düzeltilmiştir ama 1 ağustos günü poliçenin parasını ödeyip yola çıkan bir sigortalının kaza geçirmesi halinde sigortalı kanuna dayanarak 80.000 ytl talep edecektir. sigorta şirketi ise 60.000 ytl ödemek isteyecektir. olay yargıtay'a kadar giden mahkeme sürecine girecektir. bu da kaynak israfı ve sektörle ilgili güven zedelenmesine yol açacaktır.
son söz: hazine müsteşarlığı özellikle teminat ve primlerin belirlenmesinde teknik açıdan yetersiz kalmaktadır. 20 sene önceki teminat ve fiyat tabloları belli yüzde oranlarla onaylanarak her yıl değiştirilmektedir. belli oranda tablo içindeki verileri değiştirmekten çok ciddi bir istatistiki veriden yararlanarak tablonun yapısı değiştirilmelidir. zira risk yapısı son 20 yıl içinde sürekli değişmiştir. ayrıca sektörle ilgili değişimlerde 'ön hazırlık' yapılabilmesi için en az 1 ay önceden konular hakkında bilgi verilmesi gerekmektedir.
Türk Sigorta Sektorü 5
sektörün elementer branşta (hayat sigortaları dışında) iki çok önemli ürünü vardır.
bir tanesi trafik sigortası diğeri ise kasko sigortasıdır.
kasko sigortasında fiyatları sigorta şirketleri belirlemektedirler ve bu durum 2005-2006 yıllarında, yıkıcı fiyat rekabeti sonucu yaşanan devasa zararlara yol açmıştır. sektör kasko sigortası zararları sonucu yıkılmamasını (parayı en azından döndürebilmesini) trafik sigortası'na borçludur.
trafik sigortası teminatları ve fiyatları 01.08.2007 tarihine kadar hazine müsteşarlığınca belirleniyordu. fakat 01.08.2007 tarihinden itibaren sadece teminatlar hazine müsteşarlığı tarafından belirlenmeye başlandı. fiyatlar ise kademeli olarak sigorta şirketlerince serbest olarak belirlenecek. (şimdilik belirlenen temel tarifeden belli oranlarda indirime izin veriliyor fakat 2008 de tamamen serbest bırakılması düşünülüyor) bu da fiyat rekabetine dönüşecektir.
serbest fiyat rekabeti çoğu zaman sektörde yüksek maliyetle çalışan şirketlerin piyasadan silinmesine yol açar. çok afedersiniz ak döt kara döt belli olur. "bu işi yapamayan" şirketler piyasadan çekilir. fakat rekabet etmesini bilmeyen şirketlere sahip sektör, kasko sigortasında 2005 yılında yıkıcı rekabete girerek bir çok şirketin yabancılara satılması ile sonuçlanan bir sürece girdiler. bir yıl içinde trafik sigortası da serbest tarifeye geçiyor. yaşanacak bir yıkıcı fiyat rekabeti kasko ile birleşirse sektörde batan sigorta şirketlerine rastlayabilirsiniz.
aha buraya yazıyorum.
bir tanesi trafik sigortası diğeri ise kasko sigortasıdır.
kasko sigortasında fiyatları sigorta şirketleri belirlemektedirler ve bu durum 2005-2006 yıllarında, yıkıcı fiyat rekabeti sonucu yaşanan devasa zararlara yol açmıştır. sektör kasko sigortası zararları sonucu yıkılmamasını (parayı en azından döndürebilmesini) trafik sigortası'na borçludur.
trafik sigortası teminatları ve fiyatları 01.08.2007 tarihine kadar hazine müsteşarlığınca belirleniyordu. fakat 01.08.2007 tarihinden itibaren sadece teminatlar hazine müsteşarlığı tarafından belirlenmeye başlandı. fiyatlar ise kademeli olarak sigorta şirketlerince serbest olarak belirlenecek. (şimdilik belirlenen temel tarifeden belli oranlarda indirime izin veriliyor fakat 2008 de tamamen serbest bırakılması düşünülüyor) bu da fiyat rekabetine dönüşecektir.
serbest fiyat rekabeti çoğu zaman sektörde yüksek maliyetle çalışan şirketlerin piyasadan silinmesine yol açar. çok afedersiniz ak döt kara döt belli olur. "bu işi yapamayan" şirketler piyasadan çekilir. fakat rekabet etmesini bilmeyen şirketlere sahip sektör, kasko sigortasında 2005 yılında yıkıcı rekabete girerek bir çok şirketin yabancılara satılması ile sonuçlanan bir sürece girdiler. bir yıl içinde trafik sigortası da serbest tarifeye geçiyor. yaşanacak bir yıkıcı fiyat rekabeti kasko ile birleşirse sektörde batan sigorta şirketlerine rastlayabilirsiniz.
aha buraya yazıyorum.
Türk Sigorta Sektorü 4
günümüze kadar türk sigorta sektörü 30.12.1959 tarihinde yayımlanan 7397 numaralı sigorta murakabe kanunu ile düzenleniyordu.
sektör ile ilgili son düzenleme ancak 14.06.2007 tarihinde yayımlanan 5684 numaralı sigortacilik kanunu ile yapılmıştır.
sigortacılık kanunu'nu sektör çok uzun yıllardır beklemekteydi. bu konuda yıllarca düzenleme yapılmamış sektördeki şirketler de yıllarca bu durumdan şikayetçi olmuşlardır. ta ki birden bire sigortacılık kanunu meclise gelmiş ve 13 dakika içinde kabul edilerek yürürlüğe girmiştir.
gene türk sigorta sektörünün yönetimi bankacılık sektöründe olduğu gibi farklı bir kuruma verilmemiş hazine müsteşarlığı uhdesinde kalmıştır.
şimdi neden sigorta şirketlerinin hazine değilde farklı bir organizasyon ile çalışmak istediklerini bir kaç kişisel tespit ile açıklayayım:
- hazine müsteşarlığına yazdığınız yazılarda hiç bir zaman spesifik bir cevap alamazsınız. size hep öyle bir cevap verirler ki ne yapacağınızı şaşırır kalırsınız.
- hazine müsteşarlığının sigorta şirketlerine karşı kılıcı keskin değildir. amiyane tabirle kodummu oturtmaz. bu da şirketlerin lakayt hareket etmelerine sebep olabilir.
- müsteşarlık eski geleneklere göre memurluk faaliyetinde bulunan memurlarla çalıştığı için, özel sektördeki ya da sonradan oluşturulmuş bbdk, tramer, tarsim v.s. gibi kurum ve kuruluşlardaki personel anlayışına sahip değildir.
bu da "yeni projelere önem verip işi kolaylaştırmak" ve "bilgi teknolojilerine daha büyük yatırım yapmak" gibi "olması gereken" faaliyetlerde müsteşarlığı yavaşlatmaktadır.
- yeni düzenleme kurumlarından personel çıkartmak daha kolay olduğu için bu kurumlarda çalışan personeller daha canlı çalışırlar.
- yeni düzenleme kurumları "yeni" oldukları için personellerinin yaş ortalaması daha genç olduğu için daha canlı çalışırlar.
sektör ile ilgili son düzenleme ancak 14.06.2007 tarihinde yayımlanan 5684 numaralı sigortacilik kanunu ile yapılmıştır.
sigortacılık kanunu'nu sektör çok uzun yıllardır beklemekteydi. bu konuda yıllarca düzenleme yapılmamış sektördeki şirketler de yıllarca bu durumdan şikayetçi olmuşlardır. ta ki birden bire sigortacılık kanunu meclise gelmiş ve 13 dakika içinde kabul edilerek yürürlüğe girmiştir.
gene türk sigorta sektörünün yönetimi bankacılık sektöründe olduğu gibi farklı bir kuruma verilmemiş hazine müsteşarlığı uhdesinde kalmıştır.
şimdi neden sigorta şirketlerinin hazine değilde farklı bir organizasyon ile çalışmak istediklerini bir kaç kişisel tespit ile açıklayayım:
- hazine müsteşarlığına yazdığınız yazılarda hiç bir zaman spesifik bir cevap alamazsınız. size hep öyle bir cevap verirler ki ne yapacağınızı şaşırır kalırsınız.
- hazine müsteşarlığının sigorta şirketlerine karşı kılıcı keskin değildir. amiyane tabirle kodummu oturtmaz. bu da şirketlerin lakayt hareket etmelerine sebep olabilir.
- müsteşarlık eski geleneklere göre memurluk faaliyetinde bulunan memurlarla çalıştığı için, özel sektördeki ya da sonradan oluşturulmuş bbdk, tramer, tarsim v.s. gibi kurum ve kuruluşlardaki personel anlayışına sahip değildir.
bu da "yeni projelere önem verip işi kolaylaştırmak" ve "bilgi teknolojilerine daha büyük yatırım yapmak" gibi "olması gereken" faaliyetlerde müsteşarlığı yavaşlatmaktadır.
- yeni düzenleme kurumlarından personel çıkartmak daha kolay olduğu için bu kurumlarda çalışan personeller daha canlı çalışırlar.
- yeni düzenleme kurumları "yeni" oldukları için personellerinin yaş ortalaması daha genç olduğu için daha canlı çalışırlar.
Türk Sigorta Sektorü 3
bilgi teknolojilerine ciddi anlamda yatırım yapmayan şirketlerin oluşturduğu bir sektördür. (istisnaları da var fakat bir elin parmaklarını geçmez)
özellikle veri alt yapısı konusunda sürekli birbirine çelme takan geçimsizlik yapan şirketlere sahip sektördür. kendi altyapılarına yatırım yapmadıkları gibi sektör için kurulacak ortak veri tabanları için de ayak sürümektedirler.
devletin müdehalesi ile kurulan bir iki ortak veritabanına (örn:tramer) yıllarca karşı çıkmışlar fakat sistem kurulduktan sonra nimetlerini görmelerine rağmen hala zihniyetlerini değiştirmemiş şirketler vardır.
devlet daha size ne yapsın? siz özel sektörsünüz. herşeyi de devletten beklemeyin!
özellikle veri alt yapısı konusunda sürekli birbirine çelme takan geçimsizlik yapan şirketlere sahip sektördür. kendi altyapılarına yatırım yapmadıkları gibi sektör için kurulacak ortak veri tabanları için de ayak sürümektedirler.
devletin müdehalesi ile kurulan bir iki ortak veritabanına (örn:tramer) yıllarca karşı çıkmışlar fakat sistem kurulduktan sonra nimetlerini görmelerine rağmen hala zihniyetlerini değiştirmemiş şirketler vardır.
devlet daha size ne yapsın? siz özel sektörsünüz. herşeyi de devletten beklemeyin!
Türk Sigorta Sektorü 2
sahte hasar ve sigorta şirketi dolandırıcılığının yüksek olmasının tek nedeni kendi kusuru olan şirketlere ve yönetim zihniyetine sahip sektördür.
sigorta şirketini dolandırmanın suçu türk ceza kanunu madde 158'e göre nitelikli dolandiricilik sayılmaktadır. suçun işlenmesi halinde verilecek ceza ise "iki yıldan yedi yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası"dır.
sektörde şirketler ara sıra sahte hasarlar ile karşılaşmaktadırlar fakat en çok karşılaştıkları ise sigotalının, tamircinin ya da polisin ortak ya da bireysel karıştıkları "ne kadar fazla para kopartırsak kardır" hasarlarıdır.
bunun tek suçlusu sigorta şirketleridir. zira kanunun verdiği bu hakkı kullanmadıkları için sigortalılar, tamirciler ve kaza zaptı tutan memurlar sigorta şirketini ciddiye almamaktadırlar. "yanlış yaparsak başımıza bir iş gelir" korkusunu taşımamaktadırlar.
sigorta şirketlerinin açıklamaları ise şu şekildedir: efendim biz böyle yapınca gazetelerde haberler çıkıyor, sürekli çalıştığımız tamircileri hapse attırmamız gerekiyor, emniyet ile ters düşüyoruz ıvır zıvır...
yabancı aşığı değilim fakat yurt dışı ile ilgili iki tane örnek vermek istiyorum:
1) bir reality show: abd'deki bir vatandaş polis ile kavga ediyordu. adam kavga başlamadan önce ısrarla şunu söylüyordu: "eğer bana bu cezayı yazarsan hiç bir sigorta şirketi arabamı sigortalamaz!" niye? çünkü oradaki sigorta şirketleri zarar edecekleri kesin olan riskleri direkt reddederler. sigortalamazlar.
2)crash (çarpışma) filminden bir enstantane (spoiler içeriyor): filmde bir dükkan sahibinin kilidi bozuluyor. kilitçi tamir ettikten sonra kapının da değişmesi gerektiğini söylüyor. dükkan sahibi de hiddetlenerek ırkçı söylemlerde bulunuyor. kandırılacağını düşünüyor ve kilitçiyi kovuyor. bir gün sonra o kapı kırılarak dükkan soyuluyor. sigorta şirketi incelemesinde kilitçinin raporuna da ulaşıyor ve "basiretli bir tüccar uyarılması halinde kapısını değiştirmesi gerekirdi" diyerek hasarı reddediyor. niye? çünkü oradaki sigorta şirketleri açıp bakıp inceliyorlar. en ince detaya iniyorlar.
sigorta şirketleri orda burda "zarar ettik böğğğğğ" diye ağlamaktadırlar.
istersen sigorta yapmama hakkına sahipsin ve seni bafilemeye çalışanı hapse attırma hakkına sahipsin. devlet daha size ne yapsın size kardeşim?
sigorta şirketini dolandırmanın suçu türk ceza kanunu madde 158'e göre nitelikli dolandiricilik sayılmaktadır. suçun işlenmesi halinde verilecek ceza ise "iki yıldan yedi yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası"dır.
sektörde şirketler ara sıra sahte hasarlar ile karşılaşmaktadırlar fakat en çok karşılaştıkları ise sigotalının, tamircinin ya da polisin ortak ya da bireysel karıştıkları "ne kadar fazla para kopartırsak kardır" hasarlarıdır.
bunun tek suçlusu sigorta şirketleridir. zira kanunun verdiği bu hakkı kullanmadıkları için sigortalılar, tamirciler ve kaza zaptı tutan memurlar sigorta şirketini ciddiye almamaktadırlar. "yanlış yaparsak başımıza bir iş gelir" korkusunu taşımamaktadırlar.
sigorta şirketlerinin açıklamaları ise şu şekildedir: efendim biz böyle yapınca gazetelerde haberler çıkıyor, sürekli çalıştığımız tamircileri hapse attırmamız gerekiyor, emniyet ile ters düşüyoruz ıvır zıvır...
yabancı aşığı değilim fakat yurt dışı ile ilgili iki tane örnek vermek istiyorum:
1) bir reality show: abd'deki bir vatandaş polis ile kavga ediyordu. adam kavga başlamadan önce ısrarla şunu söylüyordu: "eğer bana bu cezayı yazarsan hiç bir sigorta şirketi arabamı sigortalamaz!" niye? çünkü oradaki sigorta şirketleri zarar edecekleri kesin olan riskleri direkt reddederler. sigortalamazlar.
2)crash (çarpışma) filminden bir enstantane (spoiler içeriyor): filmde bir dükkan sahibinin kilidi bozuluyor. kilitçi tamir ettikten sonra kapının da değişmesi gerektiğini söylüyor. dükkan sahibi de hiddetlenerek ırkçı söylemlerde bulunuyor. kandırılacağını düşünüyor ve kilitçiyi kovuyor. bir gün sonra o kapı kırılarak dükkan soyuluyor. sigorta şirketi incelemesinde kilitçinin raporuna da ulaşıyor ve "basiretli bir tüccar uyarılması halinde kapısını değiştirmesi gerekirdi" diyerek hasarı reddediyor. niye? çünkü oradaki sigorta şirketleri açıp bakıp inceliyorlar. en ince detaya iniyorlar.
sigorta şirketleri orda burda "zarar ettik böğğğğğ" diye ağlamaktadırlar.
istersen sigorta yapmama hakkına sahipsin ve seni bafilemeye çalışanı hapse attırma hakkına sahipsin. devlet daha size ne yapsın size kardeşim?
Türk Sigorta Sektorü 1
2005 yılında ve 2006 yılının ilk aylarında son 20 yılın en büyük zararını yaşamış sektördür.
nedenleri
- sektörde lider konumda bulunan bir kaç şirketin özellikle kasko branşında ciddi fiyat indirmelerini müteakip sektördeki diğer şirketlerin de satış yapamama sabebiyle fiyat indirmeleri ve yaşanan "yıkıcı fiyat rekabeti".
- 2000 sonrasında plazalara yoğun bir şekilde taşınan otomotiv şirketleri (satış-sigorta-anlaşmalı servis) ve büyüyen özel hastaneler, ortalama hasar dosyası maliyetlerinin yükselmesine sebep oldu.
(konuyu bir örnek ile pekiştirelim. farzedin aracınızda 600 ytl bir hasar var. tamirciye gidip pazarlık ederek 500 ytl öder ve ayrılırsınız. ama eğer sigortanız var ise, sigorta şirketine 1.000 ytl tutarında fatura çıkar. başka bir örnek olarak da özel sağlık sigortanız olduğunu özel hastahanedeki doktora söylediğinizde, "bazı doktorların" ekstra tahliller istemesi ve gereksiz ilaçlar yazmasıdır.)
sigortacılıkta hüsnüniyet ilkesinin ihlalinin, bu zararlara katkısı gözardı edilemez.
(bkz: hüsnüniyet)
sonuçları:
- bir çok şirket yabancı ortaklara satıldı. şu an sektörde yabancılara satılmayan veya ortağı bulunmayan iki-üç şirket kaldı.
- hüsnüniyet ilkesinin yoğun ihlali sonucu sigorta şirketleri özellikle hasar incelemesinde büyük mesafe katettiler. hasar kontrolü sağlayan fason şirketler, sigorta şirketlerine yararlı büyük altyapı hizmetlerine imza attılar. (önceden bir araç yedek parçası fiyatı bulmak ölüm iken, şimdi sigortacının iki tık uzağında)
- sigorta fiyatları aşırı derecede yükseldi. örneğin 1.000 ytl maliyeti olan bir ürünü, rekabet halinde 700 ytl satan sigorta şirketleri, bir sonraki sene, zararı çıkartmak için 1.300 ytl fiyattan satmaya başladılar. hasar yapmayan sigortalılar da bir önceki sene 700 ytl ödedikleri sigortaya neden 1.300 ytl ödediklerini anlayamadıkları için sigorta şirketleri ile sigortalılar arasında bir güven sorunu oluştu.
komplo teorisi:
bir yılda neredeyse bütün sektör yabancıların eline geçti ise, acaba yurt dışındaki devasa sigorta ve reasürans şirketleri (mesela isim vermeyelim bir tanesinin aktif toplamı 750 milyar dolar) türk sigorta sektöründeki şirketlerin cılız mali yapısını görüp bir yerlerden düğmeye mi bastılar?
nedenleri
- sektörde lider konumda bulunan bir kaç şirketin özellikle kasko branşında ciddi fiyat indirmelerini müteakip sektördeki diğer şirketlerin de satış yapamama sabebiyle fiyat indirmeleri ve yaşanan "yıkıcı fiyat rekabeti".
- 2000 sonrasında plazalara yoğun bir şekilde taşınan otomotiv şirketleri (satış-sigorta-anlaşmalı servis) ve büyüyen özel hastaneler, ortalama hasar dosyası maliyetlerinin yükselmesine sebep oldu.
(konuyu bir örnek ile pekiştirelim. farzedin aracınızda 600 ytl bir hasar var. tamirciye gidip pazarlık ederek 500 ytl öder ve ayrılırsınız. ama eğer sigortanız var ise, sigorta şirketine 1.000 ytl tutarında fatura çıkar. başka bir örnek olarak da özel sağlık sigortanız olduğunu özel hastahanedeki doktora söylediğinizde, "bazı doktorların" ekstra tahliller istemesi ve gereksiz ilaçlar yazmasıdır.)
sigortacılıkta hüsnüniyet ilkesinin ihlalinin, bu zararlara katkısı gözardı edilemez.
(bkz: hüsnüniyet)
sonuçları:
- bir çok şirket yabancı ortaklara satıldı. şu an sektörde yabancılara satılmayan veya ortağı bulunmayan iki-üç şirket kaldı.
- hüsnüniyet ilkesinin yoğun ihlali sonucu sigorta şirketleri özellikle hasar incelemesinde büyük mesafe katettiler. hasar kontrolü sağlayan fason şirketler, sigorta şirketlerine yararlı büyük altyapı hizmetlerine imza attılar. (önceden bir araç yedek parçası fiyatı bulmak ölüm iken, şimdi sigortacının iki tık uzağında)
- sigorta fiyatları aşırı derecede yükseldi. örneğin 1.000 ytl maliyeti olan bir ürünü, rekabet halinde 700 ytl satan sigorta şirketleri, bir sonraki sene, zararı çıkartmak için 1.300 ytl fiyattan satmaya başladılar. hasar yapmayan sigortalılar da bir önceki sene 700 ytl ödedikleri sigortaya neden 1.300 ytl ödediklerini anlayamadıkları için sigorta şirketleri ile sigortalılar arasında bir güven sorunu oluştu.
komplo teorisi:
bir yılda neredeyse bütün sektör yabancıların eline geçti ise, acaba yurt dışındaki devasa sigorta ve reasürans şirketleri (mesela isim vermeyelim bir tanesinin aktif toplamı 750 milyar dolar) türk sigorta sektöründeki şirketlerin cılız mali yapısını görüp bir yerlerden düğmeye mi bastılar?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)